Ceylanpınar davasında gerekçeli karar!


Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde 2 polisin ölümüne ilişkin 9 sanık hakkında verilen beraatın gerekçeli kararı açıklandı. Kararda, “Olay yerinde sanıklar ile ilgili herhangi bir bulgu, emare veya iz tespit edilememiştir” denilirken, sanıklara yönelik suçlama ” Somut delillerle desteklenmeyen soyut iddia ve ihbarlardan başka mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadı” diye değerlendirildi. Cinayetlerin aydınlatılması için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması istendi.

Tamer Arda ERŞİN

ANKARA- Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde 2 polisin ölümüne ilişkin 9 sanık hakkında verilen beraatın gerekçeli kararı açıklandı.

Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde 2 polisin ölümüne ilişkin verilen 9 beraatın gerekçeli kararı açıklandı. 3 Mart 2018 tarihli kararda,  “Olay yerinde sanıklar ile ilgili herhangi bir bulgu, emare veya iz tespit edilememiştir” denildi. Kararda, olaylalar ilgili  “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinin uygulandığı aktarılarak, polislerin ölümünden yargılanan 9 sanığına yönelik suçlama “Somut delillerle desteklenmeyen soyut iddia ve ihbarlardan başka mahkumiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadı” diye değerlendirildi. Kararda polislerin ölümlerinin aydınlatılması için “Maktuller Feyyaz Yumuşak ve Okan Acar’a yönelik kasten öldürme suçu ile ilgili gerçek fail yada faillerin araştırılarak gereğinin takdir ve ifası için Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulması” istendi.

SANIKLAR VERİLEN CEZANIN ÜSTÜNDE TUTUKLU KALMIŞTI

Davada yargılanan 3 sanık hakkında “terör örgütünün propagandası yapmak” suçundan 1 yıl 6 ay ceza verilmişti. Gerekçeli kararda, sanıkların S. A.’nın sosyal medya hesabında yazdığı yazılar, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın terör örgütü DHKP-C üyesi tarafından rehin alınmasıyla ilgili fotoğrafı paylaşması örgüt propagandası olarak değerlendirildi. Sanıklar H. A. ve M. C. Y.’nin de örgüt üyelerinin fotoğraflarını, bayraklarını örgütü meşru gösterecek şekilde paylaştıkları belirtildi. Sanıkların yattıkları süre göz önünde bulundurularak, sanıkların tahliyesine karar verildiği aktarıldı. Çözüm sürecinin bitirilmesine gerekçe yapılan Urfa’nın Ceylanpınar ilçesinde 22 Temmuz 2015 tarihinde polis memurları Feyyaz Yumuşak ve Okan Uçar’ın öldürülmesine ilişkin Urfa 2’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 9 sanık beraat etmişti. Olayla ilgili 4 sanık tam 2 yıl 8 ay tutuklu kalmıştı.

DOSYA ÇELİŞKİLERLE DOLUYDU

Polislerin cinayetleri faili meçhul alarak kalırken, davada dosyası ise çelişkilerle doluydu. Cinayetin susturucu silahla gerçekleştirildiği belirlenmişti. Davada cinayeti işlediği ileri sürülen Ö.K’nin polislerin kaldığı dairenin karşısındaki boş dairede parmak izi bulunmuştu. Ö.K. arkadaşı M.A’nın evlendiğinde oturmak için bu daireyi kiraladığını, düğünden 1 hafta önce temizlemek için daireye gittiklerini söylemişti. Ö.K. arkadaşı M.A. ve M.A’nın ağabeyi L.A. uzun süren tutukluluğun ardından 8 Kasım 2016 tarihinde tahliye edilmişlerdi. Cinayete yardım ettiği ileri sürülen M.C.Y., Sedat A., Hüseyin A. ve Hasan A. ise tutuklu kalmıştı.

PARMAZ İZLERİ EŞLEŞMEMİŞTİ

Cinayetlerle ilgili Urfa Emniyeti’nin detaylı olay yeri inceleme tutanağı 10 Mart 2017 tarihinde mahkemeye sunulmuş ve polislerin öldürüldüğü evde tespit edilen parmak izleriyle, davada yargılanan 9 sanığın parmak izlerinin eşleşmediği bizzat emniyet tarafından belirtilmişti. Öldürülen polislerden Okan Acar’la cinayetten bir gün önce beraber olan  polisler  E.G. ve M.D’nin ifadelerinde de çelişkiler ortaya çıkmıştı. E.G’nin ev arkadaşı olan M.D. ifadesinde, olayı E.G’den sabah saat 8.40’ta öğrendiğini söyleyerek, “Bizim mesaimizin 09.00’da başlaması gerekiyorken, ev arkadaşım polis memuru E.G. o sabah saat 8.40 civarlarında telaşlı bir şekilde evin içinde koşuşturmaya başladı, ne olduğunu kendisine sorduğumda rahmetli Okan ve Feyyaz’ın intihar ettiğini söyledi” demişti. E.G. ise 2 Ocak tarihinde verdiği ifadede ev arkadaşı M.G’den hiç bahsetmemiş, ev arkadaşı olarak 3. bir polisin ismini vermişti. E.G’nin 25 Temmuz 2015 tarihinde de ifadesine başvurulmuş, 22 Temmuz günü saat 10.05’de bir arkadaşının kendisini arayarak “Okan’ların oraya gel” dediğini, evinin önünde beklerken, binanın altında bulunan bakkalın 2 polisin intihar ettiğini söylediğini belirtmişti. E.G. daha sonra olay yerine gittiğini söylemişti. E.G’nin. TEM’deki ve mahkemedeki ifadelerinde, ev arkadaşı M.D’den hiç bahsetmemesi dikkat çekmişti.

 

 

Seçim aracını kendi süren ‘halk içinden’ vekil adayı

24 Haziran seçimlerine sayılı gün kaldı. Ankara’da milletvekilliği için aday olan isimler de çalışmalarını kendi olanakları içerisinde yürütüyor, halka seçim vaatlerini açıklıyor. Olanağı olan partilerin adayları araç filoları kiralıyor, otobüslerle propagandalarını yapıyorlar. HDP Ankara 2. Bölge 1. Sıra milletvekili adayı Nuray Türkmen’in seçim çalışması ise diğer adaylarınkinden ayrışıyor. Sokak sokak arkadaşlarıyla beraber gezen Türkmen, kendi seçim bildirisini kendisi dağıtıyor. Türkmen, seçim çalışmasını, “Alışıla gelmiş vekillik anlayışını yıkmaya çalışıyoruz. İlla üste bir yerde ‘vekilim, vekilim’ denilecek şekilde durmama gerek yok. Ben milletvekili adayı olarak kendi sürdüğüm araçla geziyorum. Sokakta bağıra bağıra kendi derdimi anlatabiliyorum. Doğrudan bir ilişkiyle halkla temas değil kendimizle temas kuruyoruz. Halkın içerisinden biriyim ve halkım. Kendimizle temas kuruyoruz” diye anlatıyor.

Tamer Arda ERŞİN

ANKARA- HDP Ankara 2. Bölge 2. Sıra milletvekili adayı Nuray Türkmen, sokak sokak gezerek yürüttüğü seçim çalışmasını anlattı ve milletvekilliğine nasıl baktığını ” Doğrudan bir ilişkiyle halkla temas değil kendimizle temas kuruyoruz. Ben de halkın içerisinden biriyim ve halkım” sözleriyle özetledi.

24 Haziran seçimlerine sayılı gün kaldı. Ankara’da milletvekilliği için aday olan isimler de çalışmalarını kendi olanakları içerisinde yürütüyor, halka seçim vaatlerini açıklıyor. Olanağı olan partilerin adayları araç filoları kiralıyor, otobüslerle propagandalarını yapıyorlar. HDP Ankara 2. Bölge 1. Sıra milletvekili adayı Nuray Türkmen’in seçim çalışması ise diğer adaylarınkinden ayrışıyor. Kahve kahve, sokak sokak arkadaşlarıyla beraber gezen Türkmen, kendi seçim bildirisini kendisi dağıtıyor. Türkmen, seçim çalışmasını, “Alışıla gelmiş vekillik anlayışını yıkmaya çalışıyoruz. İlla üste bir yerde ‘vekilim, vekilim’ denilecek şekilde durmama gerek yok. Ben milletvekili adayı olarak kendi sürdüğüm araçla geziyorum. Sokakta bağıra bağıra kendi derdimi anlatabiliyorum. Doğrudan bir ilişkiyle halkla temas değil kendimizle temas kuruyoruz. Ben de halkın içerisinden biriyim ve halkım. Bu anlamda kendimizle temas kuruyoruz” diye anlatıyor.

Diğer muhalefet adaylarıyla seçim çalışmalarını yürütürken karşılaştıklarını ve selamlaştıklarını dile getiren Türkmen, “Şuan AKP seçim alanlarında seçim çalışmasını yürütmüyor. Şuan seçim çalışmasını yürüten AKP karşısında kim varsa, onlar. Bu kesimler de asla bir birine karşı asla laf atmıyor ve bir birlerinin seçim çalışmalarının alanını genişletiyor. Dün  Hüseyingazi Mahallesi’ndeydik. İYİ Partili arkadaşlar vardı. Selamlaştık. Sohbet ettik. CHP’lilerle pazarda karşılaşıyoruz, selamlaşıyoruz” dedi.

‘KADIN PARTİSİ’

HDP’den aday olma gerekçesini “HDP aynı zamanda kadın partisi” diyerek açıklayan Türkmen, şunları ekliyor: “Kadınların daha önde olduğu bir parti. AKP’nin kadın milletvekilleri figüran rolü oyarken, sadece erkeklerin siyaset yaptığını görüyoruz. Ancak HDP’nin kadın milletvekilleri doğrudan siyasetin içerisinde yer alıyor. Eşit düzeyde siyasete giriyor. Bu benim açımdan çok önemli. İlke ve prensipler anlamında bakıldığında tüm ezilenlerin sorunlarından bahseden tek parti. Sadece Kürt meselesinde değil. Aleviler, kadınların diğer ezilen tüm kesimlerin sorunlarını öne çıkarıyor. En önemlisi de OHAL sonrasında KHK mağduru olanların işlerine geri dönme talebini duyuran tek parti HDP. KHK meselesi aileleri de dahil edildiğinde milyonları ilgilendiriyor.

‘KARDEŞLİĞİN SESİNİ DUYURMAK’

“Makro anlamda bir AKP iktidarı var, Tayyip Erdoğan ve uzun süredir süren bir baskı var. Savaş politikaları var. Ben bir sosyalistim ve sosyalist olarak, bu memlekette kan dökülüyor, hukuksuzluk varsa, ben bir tarafım. Cumhur İttifakı dediğimiz kesim ezilenleri yoksan baskısını yıllardır uyguluyor. Millet İttifakı içerisine de maalesef HDP giremedi. Bunun dışında bırakılan bir parti ve bir sesten bahsediyoruz. Bu ses kardeşlik, demokrasi ve barış sesini duyurmak istiyor. Amacım bu sese kulak vermekti. Bir kadın, Alevi ve sosyalist olarak HDP’yi seçtim.”

‘SADECE MECLİS DUVARLARI DEĞİL’

Türkmen, seçilmesi halinde yapacaklarını şuanda yürüttüğü seçim çalışması üzerinden anlatıyor: “Şuanda benim seçim çalışmamı yürütün arkadaşlar arasında KHK mağdurları, memurlar, işsizler, kadınlar, gençler, engelli arkadaşlarım yani toplamında her kimlikten insanlar var. Biz toplumun bir yansımasıyız. O yüzden diğer insanlara çok rahat temas edebiliyoruz. Biz sadece 24 Haziran’da barajı aşalım diye seçim çalışması yürütmüyoruz, bir araya gelme olanağını yaratmaya çalışıyoruz. 24 Haziran’dan sonra sadece TBMM duvarları içerisini değil, bu duvarın dışındaki her yerin meclisleştirilmesi için çalışıyoruz. İnsanların bir araya gelmesi, bir arada durabilecekleri sokak, mahalle, ev, işyeri meclisleri oluşturulması gerekiyor. Biz aslında 24 Haziran’dan sonra neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Bu bizim vaadimiz değil. Şuanda seçim çalışması sırasında yapmaya çalıştıklarımız. TBMM’nin kendisini sadece kurumsal çalışma yürütülen yer olarak görmeden, doğrudan meşru, fiili örgütlenme çabası içerisindeyiz.”

‘KARDEŞLEŞME OLANAĞI VAR’

24 Haziran seçimleri için “Önümüzde yeniden kardeşleşme olanağı var” sözleriyle seslenen Türkmen, şu çağrıda bulunuyor: “16 yıllık iktidarın bizim üzerimizde oluşturduğu bütün öz güvensizliği, tahribatı aşarak, yeniden güven tazelemeye ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Kardeşlik hukukunu yeniden kurmalıyız. Bu topraklarda kendisinin ezildiğini, sömürüldüğünü, mutsuz edildiğini düşünen herkese çağrıda bulunuyorum.”